Partnerinizle mi yaşıyorsunuz yoksa yakın zamanda birlikte yaşamayı mı planlıyorsunuz? İlk önce yeni bir çalışmayı dikkate almak isteyebilirsiniz.
Rand Corporation tarafından yürütülen bir araştırma, birlikte yaşayan çiftlerin ilişkilerine ve genel bağlılıklarına uzun vadede daha az güven duyabileceklerini gösteriyor.
Tipik olarak, birlikte yaşama, bir sonraki adım, iki ortak arasındaki sağlıklı bir bağın doğal ilerlemesi olarak görülmüştür.
Ancak çalışma, birlikte yaşamanın bir zamanlar olduğu gibi evlilik yordayıcısı olmadığını ortaya koyuyor.
Çalışma, 18 ila 26 yaşları arasındaki 15.197 erkek ve kadından toplanan anket verilerine dayanıyordu.
Katılımcılardan kendi ilişkilerinin kalıcılığını ve buna olan bağlılıklarını ölçmeleri istendi.
Eşleriyle birlikte yaşayan erkeklerin yüzde elli ikisi, ilişkilerinin kalıcı olduğundan emin olmadıklarını söyledi. Bir partnerle birlikte yaşayan kadınlar için yüzde 39’du.
“Birlikte yaşayan erkeklerin yüzde elli ikisi,
ilişkilerinin kalıcı olduğundan emin değillerdi.”
Bu, evli çiftlere kıyasla önemli bir düşüşü temsil ediyor ve çalışmanın yazarları, sosyologlar Michael Pollard ve Kathleen M. Harris’i şaşırtan bir durum.
Bulguları arasında, erkeklerin artık uzun vadeli bir taahhütte bulunmadan ilişkilerde birlikte yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğu yer aldı.
Ayrıca erkeklerin yüzde 41’i ve kadınların yüzde 26’sı “tamamen bağlı olmadıklarını” söyledi.
Sonuçlar, en azından çiftin bakış açısından, birlikte yaşamanın kalıcı olarak bağlı bir çiftin tipik bir süreci olduğuna dair uzun süredir devam eden algıya meydan okuyor.
Ancak, birlikte yaşamayı seçen çiftlerin sayısı azalıyor gibi görünmüyor ve bunların önemli bir kısmı evlilikle sonuçlanmaya devam ediyor.
Hastalık Kontrol Merkezlerinden bu yılın başlarında yayınlanan veriler, ilk evlilik öncesi birlikte yaşamaların yaklaşık yüzde 40’ının üç yıl içinde evlilikle sonuçlandığını buldu.